Biz insanlar duygusal varlıklarız. Öyle ki hep hayatımızın sonuna kadar yanımızda olacak bir eş ararız. Kimileri bu eşi 20sinde kimisi ise 70inde bulur. Gerçekten hayatımızda bizi sevecek, benimseyecek ve her şeyimize katlanabilecek bir insan bulmak çok zor. Düşünün, bazen siz bile kendinize katlanamıyorsunuz öyle değil mi? Zamanın koşullarını da göz önünde bulundurarak evleneceğimiz kişiyi bulabileceğimiz birçok yol var. Mesela çalıştığımız iş yerinde, okuduğumuz okulda hayatımızın aşkını bulabileceğimiz gibi gittiğimiz bir kafede veyahut internette, sosyal paylaşım ağlarında da bu kişiye rastlayabilmemiz mümkün. İlk başta basit bir flörtle başlayan ilişkiniz ne olduğunu anlamadan sevgiye dönüşür. Sonra, bir evlilik teklifine tabi ki. Bu durum herkes için aynı sıralamada olmayabilir. Belki de siz ailenizin gösterdiği biri ile de evlenecek olabilirsiniz. Fakat bu durum evleniyor olmanızın gerçekliğini değiştirmez.
İster zorlu bir evlilik macerasından geçiyor olun isterseniz de rahatlıkla her şeyinizi gerçekleştirmiş olun, evinizin kapısından bir kere çıkınca evlenmenin ne demek olduğunu anlamaya başlıyorsunuz. Hiçbir insanı aynı evin içine girmeden bilemezsiniz der büyüklerimiz, ne kadar doğru bir kavramdır. Aynı yastığa baş koymadan ve aynı evde aynı havayı solumadan gerçekten kimsenin nasıl biri olduğunu, nasıl bir karaktere sahip olduğunu anlayamazsınız. Cicim ayları denilen süre belki de çok çabuk geçecek bir süre sizin için. Kim bilir? En başlarda hayalini kurduğunuz evliliğin zaman zaman sadece yemek yapmak, çay demlemek, temizlik ve ütü yapmaktan ibaret olduğunu da düşünebilirsiniz. O zamanlarda sakın sükûnetinizi bozmayın. Unutmayın ki karşınızda ki sizin sevdiğiniz adam ve bu yola baş koyarken onun için her şeyi yapmaya söz verdiniz.
Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde cümlesi ne kadar sihirli bir cümle öyle değil mi? Ömrünüzün sonuna kadar bütün her şeyinizi paylaşacağınız bir eş var karşınızda. Tabi evlenirken sadece eşinizi hayatınıza almıyorsunuz. Eşinizin ailesini, arkadaşlarını da hayatınıza alıyorsunuz. Eşlerin her birinin evlenmeden önce bir hayatı bir düzeni vardı. Sakın ola ki birbirinizin bu hayatını düzenini bozmaya çalışmayın. Tabi küçük değişimler olacak ama karşılıklı ne ailenize ne de arkadaşlarınıza saygınızı elden bırakmayın. Yanlış olduğunu düşündüğünüz hiçbir öğüdü uygulamayın. Çünkü her kişinin karakteri birbiriyle aynı değildir. Başkasına iyi gelen tutum ve davranışlar sizin yuvanızın yıkılmasına bile sebep olabilir. Eşinizi iyi ölçün biçin ve ona göre yaklaşımlar sergileyin. Unutmayın evlilik iki kişidir ve bir üçüncüsüne yer yoktur. Ev içinde olan orada kalır. Bir başka insanlara anlatmanız doğru olmayabilir. Sizi çekemeyen veya fes atlanan insanların ağzına laf vermeyin. Eşinizle birlikte sürekli vakit geçirmeye çalışın. Televizyona dalıp gitmeyin. Zaten günümüz koşullarında sizde eşinizde çalışıyor olacaksınız bir de akşam geldiğinizde aranıza televizyonu sokarsanız soğumaya bile başlayabilirsiniz. Dikkat edin. Evlilik çocuk oyuncağı değildir. Ben bugün seviyorum ama yarın sevgim biter ben boşanırım bu insana muhtaç değilim diye düşünmeyin. Hiç kimse dört dörtlük değil.